
Çoğumuzun korkusu ve gelmesini istemediğimiz bir zamandır yaşlanmak. Bu endişeyi kafamızdan söküp atmak için, hızla tükenen günleri düşüncelerimizden atmalıyız.Süratle biten takvim yapraklarına, ayni şekilde tükenerek kendimizi kaptırmamalıyız. Yapraklar eksilebilir, ama bizim yaşam sevinçimiz, direncimiz eksilmemelidir. Monteigne’nin güzel bir sözü bu konuya ışık tutmaktadır: Yaşlanmanın yüzümüzden çok aklımızda buruşukluklar meydana getireceğinden korkarım, der. Günümüzde sanayileşme, toplumun sosyal yapısında önemli değişikliklere neden olmuştur. Eskiden otorite olan yaşlı, toplumsal saygınlığını kaybetmeye başlamıştır. Ekonomik zorluklardan dolayı giderek küçülen aile birimi, bir çekirdek aile biçimine dönmüştür. Bundan dolayı yaşlılar son danışılan olmaktan çıkmıştır. Günümüzde erozyona uğrayan değerler arasında, büyüklere gösterilen saygıda nasibini almıştır. Toplum kişilerle, kendisine faydalı olduğu ölçüde ilgileniyor ve yaşlılarda bu özellik ortadan kalktığı zaman verilen değerde azalıyor. Hâlbuki geleceğimizi hazırlayan, sahip olduğumuz maddi, manevi değerleri elde etmemizi sağlayan büyüklerimizi her zaman aramalı, ilgi göstermeliyiz. Bireyselliğin hızla arttığı günümüzde, kaybettiğimiz bu güzel değerlerin farkına varamamaktayız. Bilmeliyiz ki biz yaşlılara nasıl davranırsak, yarında çocuklarımızdan ayni davranışı göreceğiz. Yukarıdaki satırlarımda belirttiğim gibi fiziksel olarak yaşlanabilirsiniz, önemli olan beynin yaşlanmamasıdır. İnsan kendisine olan güveniyle, araştırma çabasıyla, cesaretiyle yaşlılığa meydan okuyabilir. Hayattan korkmak kişiyi hızla yaşlanmaya, yaşama karşı mücadele etmek ise yaşama sevincine kavuşturur.
Bir amaçı, beklentisi olmayan, heyecanını kaybeden kişi ihtiyarlamaya kapı açmıştır.
Günümüzde fiziksel olarak yaşlanmalarına rağmen, araştırıcılık, yaratıcılık ruhlarını kaybetmeyen, hep üretmeye çalışan gerçek gençler mücadelelerine devam etmektedirler.
Gazeteci, yazar Hıfzı Topuz seksen beş yaşına rağmen hala bir eser yaratmanın mutluluğunu yaşamaktadır. En son kitabı Özgürlüğe Kurşun’u Ekim 2007 yılında yayımlamıştır. Yetmişsekiz yaşındaki yazar Turgut Özakman’ da Çılgın Türkler adlı eserinden sonra, bu yılın hemen başında Diriliş Çanakkale 1915 adlı kitabını bizlere hediye etmiştir. Tiyatromuza yıllarını vermiş Müşfik, Yıldız Kenter Kardeşlerin ortaya koyduğu eserler, toplumumuza güneş gibi yol göstermektedirler. Galatasaray’ın unutulmaz sporcularından Bülent Eken’de seksen beş yaşına rağmen, beş yıl öncesine kadar cam sporun teknik sorumluluğunu yapmıştır.
Bizlerin yaşlıların deneyimlerinden, yaşadıklarından saygı duyarak yararlanmamız gerekmektedir. Gençlerin aynada göremediklerini, yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar. Mevlana’nın bu güzel sözü yaşlıların değerini ortaya koymaktadır. Gerek sanat, gerek diğer mesleki konularda, gerek spor faaliyetlerinde yaşlıların bize gösterecekleri yollar, bizleri başarıya, mutluluğa daha çabuk ulaştıracaktır.
Ahmet Güdücüoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder