Popüler Yayınlar

11 Aralık 2010 Cumartesi

Sinema



Geçenlerde kongre meydanın da yapılan sinema günleri bana sinemanın etkileyici gücünü

Bir kez daha gösterdi. Televizyonların yaşamımızda yer almadığı çocukluk günlerimizde, bizi yaşamla tanıştıran, hayal dünyamızı genişleten görsel bir sihirdi sinema. Bir edebi eserde yakalayamayacağınız, düşünce zenginliğini, hayellerin şekillenmesini izlediğimiz filimler de bulabiliyorduk. Sinema günlerinde izlediğimiz filimler bizleri çocukluğumuzun, güzel anılarına götürdü. Ayrıca belgesel niteliği olan bu filmlerde özellikle İstanbul un yemyeşil, betonlaşmamış şirin görüntüleri, eski günlerin ne kadar değerli olduğunu haykırıyordu. Ayni zamanda insan ilişkilerindeki sıcaklığı, arkadaşlığı ve paylaşmanın güzelliğini ders verir nitelikte yorumluyordu. Bizleri sanatın her türlüsünü sevdiren, tanıştıran sinemaydı. Doksanlı yıllara doğru sinemalar yıkılıp, yerlerine iş hanları yapılmaya başlandı. Özellikle yazlık sinemalar hemen hemen hiç kalmadı gibi. Bizim kültürümüzde sinema çok önemlidir. Bizim kuşak bu kültürle yetişti. Sinema salonları insanları bir araya getiren, sosyalleşmesini sağlayan bir buluşma yeriydi. Rahmetli Ayhan Işığın gösterimde yer alan Otobüs Yolcuları filmini sekiz dokuz yaşlarında izlediğimi hatırlıyorum. Trafik sorunu olmayan, boğaz kıyıları sadece yeşilliklerle donatılmış bir İstanbul’u bu filimde tekrar imrenerek izledim. Filmin yönetmeni Sayın Ertem Göreç in dediği gibi, meslektaşlarının çoğunun halka en güzel eserini ortaya çıkarmak gibi bir idealleri vardı. En güzeli sunmak temel hedefleriydi.

Günümüzde sinemaya baktığımızda, popüler kültürün ön plana çıktığını görüyoruz. Hâsılat yapan, gişe rekorları kıran filmlerimiz çok. Ama başarılarını daha çok reklâmın gücünden aldıklarına tanık oluyoruz. Aralarında yetenekli yönetmenlerin filmleri de çok. Ama genel tabloya baktığımızda sinemanın aydınlatıcı, öğretici özelliğini kaybettiğini görüyorum. Yurt dışında ödül alan yetenekli yönetmenler in filmi vizyona girdiğinde, çok seyirciyle buluşamıyor. Zira medya gerekli desteği onlara göstermiyor.

Eski sinema kahramanlarının hafızalarımızdaki yeri hala güncelliğini büyük bir sevgiyle koruyor. Bir Kemal Sunal, bir Adile Naşit yaşam biçimimize yön veren canlandırdıkları çeşitli karakterleriyle, kalplerimizi sevgi, saygı ışığıyla sürekli aydınlattılar. Bu iki rahmetli sanatçımızın eserlerini, şu an torunlarımız bile ayni heyecan ve ilgi ile izliyorlar. Gerçek sanatın gücü, yıllar geçse de demek eksilmiyor. O dönemlerin çocuklarıyla yapılan söyleşilerin birinde annesi çalışan bir gencin sürekli izlediği, Adile Naşit’i anneannem gibi görüyorum demesi, sanatçının dağıttığı sevgi taneciklerinin büyüklüğünü gösteriyordu.

Ahmet Güdücüoğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder