Popüler Yayınlar

11 Aralık 2010 Cumartesi

Unutulan Komşuluklar


Komşu kelimesi evleri, yaşamları, mekânları birbirine yakın, bitişik insanların ortak yaşam alanları için kullanılır. Bizim toplumuzda bu terim çok daha fazla bir anlam ifade eder. Bu, paylaşım, yardımlaşma, dayanışma, kötü gün dostluğu, gönül yakınlığı gibi güzellikleri anlatır. Komşu, komşusuyla sadece selamlaşmadan öte sevincini, üzüntüsünü, dertlerini paylaşır, ortak olur. Bu söylediklerimin çoğunun geçmişte kaldığını, bu güzel değerlerimizi yitirdiğimizi biliyorum. Bu güzellikleri yaşadığımız çocukluk günlerimizi aramamak mümkün değil. Bu dönemlerde aile sıcaklığı ile komşu sıcaklığı bir arada yaşanırdı. Komşu büyüklerine değer vermek, aile büyüklerine değerle eşdeğerdi. Komşuya saygı, kendi ailene saygı ve sevgi kadar önemliydi. Komşuluk kavramı, toplumun birbirine sevgi, saygısının bir göstergesidir. Aile kurumu ile komşuluk kurumu birbirini tamamlayan bir sevgi yumağıydı. Toplumdaki kişilerin birbirlerini sevmesi, değer vermesi aile, sonrada komşuluk kavramının güçlenmesiyle oluşur. Bir çocuğun eğitiminde olsun, yetişmesinde olsun tüm komşuların yardımı, desteği çok büyüktü. Sosyal kaynaşma için komşuluk kavramı çok önemlidir.

Günümüzde sanayileşme, toplumun sosyal yapısında önemli değişikliklere neden oldu. Eskiden otorite olan yaşlı ve beraberinde aile kurumu toplumsal saygınlığını kaybetmeye başladı. Ekonomik zorluklardan dolayı giderek küçülen aile birimi, bir çekirdek aile biçimine döndü. Bundan dolayı aile kurumuyla birlikte, komşuluk kurumu da saygınlığını yitirmeye başladı. Günümüzde erozyona uğrayan değerler arasında, komşuluk kurumu da nasibini almıştır. Toplum kişilerle, kendisine faydalı olduğu ölçüde ilgileniyor. Bireyselliğin hızla arttığı günümüzde, kaybettiğimiz bu güzel değerlerin farkına varamamaktayız.

Komşuluğumuzda artık özellikle büyük kentlerde, sabah işe giderken bazen solgun bir şekilde söylenen günaydın sözcüğünü bile aramaktayız. Ev alınmayıp, komşu alınan o güzel günler artık geçti. Kapıdan, tuz, şeker, kahve istenilen, kapıda çocuklar kaldığında sahip çıkılan, hastaya, düğüne, kedere ortak olunan güzellikler artık gittikçe azalmakta. Gelişen teknoloji bize refah getirmekle birlikte, insan ilişkilerini zayıflattı. Akşam yorgun argın eve gelen bireyler televizyonun karşısına geçince, komşuluk gelip gitmelerini erteliyorlar. Bu ilişkileri olumsuz bir şekilde etkileyen diğer bir neden de hayat pahalılığı.
İnsanlar bu ekonomik güçlükler karşısında misafir çağırmaya da çekiniyor. Komşuluğu olumsuz etkileyen bir başka sebepte, güven duygusunun giderek azalması. Güven ortamı olmayınca sıcak ilişkiler, dosthane yaklaşımlar oluşamıyor.

Batı toplumunda yıllar önce önemini kaybeden komşuluk, yeniden gündeme gelmek zorunda kaldı. Daha önce sadece kendi için kazanan, kendisinden başkasına değer vermeyen, bencilliğin ön planda olduğu bir yaşam biçimi hâkimdi. Ama bunların sonucunda da, bu topluma korku ve güvensizlik virüsü bulaşmıştı. Kazanan ama komşusuna dahi güvenmeyen, korkan insanlar topluluğu oluşmuştu. Bu ortamdan kurtulmanın çözümü yanı başlarındaydı, yani kapı komşularıydı. Hem insan ilişkilerinin gelişmesi, hem de güvensizlik ortamının kalkması için çeşitli yollar aradılar. İngiltere de örneğin komşu gözetim kurumu birimleri oluşturuldu. Bu grubun yardımlaşmasıyla, suç oranları yüzde seksene yakın azaldı. Yardımlaşmanın güzelliklerini görmeye başlayan toplumda, komşu kavramı değer kazanmaya başladı. Bizimde eski, güzel komşuluk yaşamını yakalamamız için ilk adımı kendimiz atarak, bu güzel dayanışmayı başlatmalıyız.

Ahmet Güdücü oğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder